Özet olarak at
Fikirlerini tekrara düşmeden sunma
Sayfa: 1 / 7 - + %{{scale}} +
DİL ÜSTÜNE
Fikir ve sanat adamları sözleri ve yazılarıyla dile değer katarlar. Bu işi, dile farklılıklar getirmekten çok onu bükmek, imkânlarını fazlalaştırmak, kuvvetini artırmak yoluyla yaparlar. Yeni kelimeler getirmezler; onları zenginleştirirler, anlamlarını ve kullanılışlarını genişletirler, çeşitlendirirler; kelimeleri alışılmadık şekillerde kullanırlar; fakat bunu gösteriş için değil, ustalıkla yaparlar. Çağımızın yazarlarına bakınca herkesin yapmaya elinin varamayacağı işleri yapmaya kalkıştıklarını görüyorum. Halk gibi konuşmayı küçümseyerek cesaret gerektiren işlere girişiyorlar; marifetsizlik ve zevksizlik yüzünden yazıları gevşek düşüyor. Meydana birçok zoraki gariplikler, soğuk, manasız sahtelikler çıkarıyorlar; bunlar sözün niteliklerini yükseltecek yerde alçaltıyor. Yeniliğe bayılıyorlar; yeni bir sözcük kullanmak hevesiyle eseri açıklıktan yoksun bırakıyorlar; çoğu da henüz yerini bulmamış sözcükler, yerini tuttukları eski sözcükten daha kuvvetli, daha canlı olmuyor.
Dilimizde imkânlar çok; bunu görüyorum, ama onu gereksiz yere zorlaştırıyorlar. Avda ve savaşta kullandığımız kabaca sözlerden ne çıkar; dilden bolca söz alabiliriz. Konuşma dilinin deyimleri çimenler gibi yer değiştirdikçe daha neşeli, daha bereketli oluyor.
Dilimiz zengin olmasına zengin, ama ona daha çok etkinlik ve sağlamlık gerekir. Çoğu yerde heyecanlı bir fikri kaldıramıyor; bir yürüyüşe geçtiniz mi eli gevşeyip kalıyor. O vakit Latinceyi veya Yunancayı kullanmaya kalkıyoruz. Halkın ağzındaki kelimelerin gücünü biz kolayca fark edemiyoruz; çünkü onlar günlük kullanıla kullanıla kulaklarımızda eskimiş. Pek çok kimse güzel sözleri, güzel deyimleri sıradan sanıyor; zamanla değerleri bulanmış, güzellikleri pörsümüştür. Ama burnu koku alanlar bu deyimlerin hazına ulaşırlar; onları ilk defa kullanmış olanların sevinci gibi bir sevince kapılırlar.
Bilimler de her şeyi pek çok inceltmiş; herkesin bildiği sağ yoldan çıkarıp bambaşka ve yapay bir yola sokuyorlar. Bizim evde hizmetkârlık yapan delikanlıya ders veren bir adam var; Leon Hebreuyu okuyor, Ficin’i okuyor. Bu adam ona kendine dönmeyi, düşüncelerini kendi yaptığı işler gibi işleyip kazmayı öğretiyor. Her şeyi zorlayarak, yapma yollarla söylemektense doğru bildiğimizi açık açık, doğal olarak söylemek daha iyi. Her şey okulun gerektirdiği bir kalıba sokuluyor. Bunun ne kazancı var bilmem! Ben olsam, onların yaptığı gibi tabiatı sanatlaştıracak yerde sanatı doğallaştırırım.
Montaigne
Denemeler
