Katarsis Kavramının Kökeni
Katasis kavramının kökeni Antik Yunan’a kadar uzanır. Bu kelime Yunanca “katharsis” (κάθαρσις) kelimesinden türetilmiştir ve temizlenme, arınma ya da saf hale getirme anlamlarına gelir. Antik Yunan Dini’nde, katarsis ayinleri ve ritüelleri, bireyin ruhani olarak arınmasını ve temizlenmesini sağlayan dini uygulamaları belirtir.
Edebiyat ve Drama Kapsamında Katarsis
Katarsis kavramınını edebi ve dramatik bir terim olarak ilk tanımlayan kişi Büyük Yunan filozofu Aristoteles’tir. Aristoteles, “Poetics” (M.Ö. 335-323) adlı eserinde tragedya ve drama yoluyla seyircinin duygusal arınma yaşamasını tanımlarken “katarsis” kelimesini kullanmıştır. Aristoteles’e göre, bir dramada ya da tragedyada seyirci, hem ‘Korku’ ve ‘Merhamet’ gibi güçlü duyguları yoğun bir şekilde deneyimler, hem de bu duyguları bir hikayenin güvenli çerçevesi içerisinde ifade etme şansı bulur. Bu deneyim, kişinin bu duygusal enerjileri atmasını ve duygusal olarak rahatlamasını sağlar. Bu süreç ‘katarsis’ olarak adlandırılmıştır.
Psikolojiye Uygulanması
Sigmund Freud ve diğer psikanalitik teorisyenler, katarsis kavramını Aristoteles’ten alarak modern psikolojinin temel kavramlarından biri olarak kullanmışlardır. Bu teorisyenlere göre, ruhsal gerilimlerin ve travmaların duygusal olarak ifade edilmesi ve işlenmesi, kişinin bu deneyimlerden ‘arınmasını’ ve bu duygusal yüklerini hafifletmesini sağlar. Katarsis terapi sürecinde genellikle bir hedef olarak kabul edilir; bir hastanın geçmişte bastırılmış duygusal travmaları üzerinde çalışarak, bu deneyimlerin duygusal etkisinden kurtulmasını sağlamak.
TERİMLER:
Katarsis: Antik Yunan’dan gelen ve genellikle edebiyat, drama ve psikoloji kapsamında kullanılan bir terim. Temizlenme, arınma ya da duygusal olarak rahatlatma anlamlarına gelir.
Poetics: Aristoteles’in M.Ö. 4. yüzyılda yazdığı ve tragedyayı anlattığı eser.
Psikanaliz: Sigmund Freud tarafından kurulan ve bilinçaltının insan davranışları ve psikoloji üzerindeki etkisini inceler.